Aslında benim bütün derdim kendimle. Tabii elimde olmayan
sebeplerden ötürü hayatımın mahvoldu durumlar çok fazla ama gene de kafamı
duvarlara vuracak kadar hatalar yaptım. Aslında kendi yaptığım hatalara o kadar
takılan biri değilim. Elinde sonunda kendimle özeleştiri yapar, düzelecek
yerleri düzeltmeye çalışırım. Zaten düzeltemeyecek olanlar için pek yapılacak
şey yoktur. Çünkü onlar insanlarla ilgilidir. Peki ya dış çevredeki olayların
beni etkilemesi ve düzeltemeyeceğim sebepler ? Dış çevrede yaşanan olayların
senin hayatını etkilemesi kadar kötü bir şey yoktur. Çünkü bundan sonra yapacağın her şey, atacağın
her adım ve verdiğin her karar bu olay yüzündendir. Seni tamamen etkiler ve
altına alır. Daha sonra yapacakların ‘mecburi’ olarak karşına çıkar ve elinde
sonunda aklın yapamadığında kalır. Arkasından hep keşkeler başlar kafanı
kemirmeye. Bir kelime ne kadar can yakıcı olabilir işte o zaman anlarsın.
Yaşanan olaylar seni öyle etkilemiştir ki kendine çıkış yolu aramaya başlarken
o yolda kaybolursun. İşte bütün gözyaşları o yolda akıtılır. O yol önceden o
kadar da kötü görünmezken senin dikenli yatağın olmuştur. İlerlemek zorundasın
işte ne olursa olsun dimi? Ama öyle olmuyor, yaşanmıyor. Kim verecek peki yıkılan umutlarının hesaplarını, kim özür
dileyecek akan her gözyaşın için? Kimse. Hem özür dilese ne olacak sanki. Ne
telafisi mümkündür ne de zamanı geriye alabilirsin. Geriye kalan hep aynı
şeydir işte. Keşke…
3 Mart 2020 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
En uzun, en çaresiz geceni düşün. Sabah olmadı mı?
'En uzun, en çaresiz geceni düşün. Sabah olmadı mı? ' diyor Reşat Nuri Gültekin. Düşün, gece boyunca ağlıyorsun, artık gözyaşları...
-
'En uzun, en çaresiz geceni düşün. Sabah olmadı mı? ' diyor Reşat Nuri Gültekin. Düşün, gece boyunca ağlıyorsun, artık gözyaşları...
-
Aslında benim bütün derdim kendimle. Tabii elimde olmayan sebeplerden ötürü hayatımın mahvoldu durumlar çok fazla ama gene de kafa...