11 Şubat 2018 Pazar

Eski dostlar, eski anılar


Üzerime yağan yağmurların sebebini, gökyüzünden yüzülen yağmur damlaları mı zannediyorsun? Tabii ki öyle zannedirsin. En son ne zaman birine gerçekten "nasılsın?" dedin. Ya da ne zaman umurunda oldu iyi olup olmadığı ? Ne kadar nankörüz, ne kadar... Sadece işimiz düştüğünde arayıp sorduğumuz arkadaşlar, gördüğümüz de kafamızı çevirdiğimiz eski dostlar... Neredeler, ne yapıyorlar, kimleler?

Doğum gününde saat 00.00' da doğum günü mesajı atan arkadaşların şimdi doğum gününü hatırlamıyor değil mi ? Ne acı. Sadece biz değil, karşımızdaki insanlar da artık hatırlamıyor, aramıyor, sormuyor, merak etmiyor. Herkes kendi derdin de. Konuşmalar yok, gülüşmeler zaten çoktan gömüldü çukura. Nefes alan bu bedenimiz de her gün değişmeler oluyor fakat dünyanın akışında en ufak bir değişme yok. Herkes kendi derdinde. Bir köşede öylece kendi yağımızda kavruluyoruz. Arada sırada görüştüğümüz insanlar dışında içimize kapanmadık mı sanki?

Hatırlıyor musun arkadaşınla ilk okulu ektiğin o macerayı? Ne eğlenceliydi. Ama hangisiydi, kimdi? Şimdi hatırladın çünkü bayadır aklına gelmemişti. Büyümüşsün gibi sinemaya gittiğin, dondurma yediğin, gezdiğin, ayak bastığınız o yerler... Hala yerinde duruyor her şey biliyorsun. Ama o yanında değil. Tabii ki şimdi diyeceğin şey "Lise, üniversite derken ayrıldı yollarımız." En güzel bahanedir. En güzel. Şunu düşün. Demek ki ne sen onu ne o seni o kadar dost görmemiş. Öyle olsaydı yanında olurdu,olurdun.
Hayat bahanelerin arkasına saklanmak için çok kısa emin ol. Bahanelerin tükendiğin de sende tükenirsin çünkü. Şimdi gurur yapma, zamana aldırış etme, oydu buydu deme.! Elinden indirmediğin telefonunu eski dostlarının hatrını sormak için kullan bir kerede.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En uzun, en çaresiz geceni düşün. Sabah olmadı mı?

   'En uzun, en çaresiz geceni düşün. Sabah olmadı mı? ' diyor Reşat Nuri Gültekin. Düşün, gece boyunca ağlıyorsun, artık gözyaşları...